• move to heaven:

yılın ilk dizisi. on bölümdü. izlediğime sevindim. geri döndürülemez şeyleri fark etmek çok acı vericiydi. buna rağmen tutunmaya çalışmak daha çok. umarım ben de başarırım tutunmayı.

  • summer ghost:

ilk film. ilk dizi ölülerle ilgiliyken bu da hayaletlerle ilgili. tesadüf olduğuna kendimi ikna edebilir miyim.

  • angel's egg:

dini sembolizmi bu kadar estetik ele alan başka bir animasyon var mıdır, bilmiyorum.

  • ergo proxy:

vay be. (yorum yapamıyorum)

  • the banshees of inisherin:

anksiyete atakları geçirtmese iyi film. arkadaşlık ilişkileri kısmı. bir yerden biliyorum sanki bunları haha. teoloji ve sosyolojiye bakış açısından bazı diyaloglar aklımdan çıkmayacak. ("minyatür eşekler tanrının sence umrunda mı colm?""korkarım değil. korkarım bütün sorunun kaynağı da bu." papaz tarafından dayatılan tanrı algısı toplumun bakış açısına ne kadar da benziyor) ya da padraic "anytime" dediğinde ses tonunun nasıl olduğu. colm kaçınılmaz olanı ertelemekten endişe duyuyorum dediğinde. dağılanı toparlayamayacağını bilmek dünyanın en kötü şeyi. üstelik insanla baş başa bırakılan yalnızlık insanı sadece bir canavar olduğuna inandırmıyor, bir canavara da dönüştürüyor sahiden. dipnot: filmde tek üzüldüğüm eşek oldu diyenlere katılıyorum. ama olumsuz yorumlarına katılmıyorum. yerlere göklere sığdıramayacak değilim de teması size uymuyorsa izlemezsiniz, sinefillik krizlerine girmek kadar anti-sinefil tafraları da her zaman çok komik.

  • serial experiment lain:

kafam çok karıştı bana bir şey sormayın.

  • a piece of your mind:

kışın izleyiniz.

  • cry me a sad river:

çinin favori kategorisi ergen zorbalığı filmleri mi kahroldum

  • raya ve son ejderha:

yeniden izledim 😭 bu evrende yaşamanın bir yolunu bilen ve bana söylemeyen herkesin taşa dönmesini umuyorum

  • undo (1994):

pinterest hesabım estetik konusunda yanılmıyor

  • nocturna:

ben de en sevdiğim yıldız kaybolmasın diye her şeyi yapardım

  • makanai:

bu kızlar medrese hayatı sürerken neden bu kadar neşeli anlamadım ama yemekler harikaydı

  • put your head on my shoulder:

utançtan kendimi öldürecektim

  • beautiful boy:

close your eyes, have no fear, the monster's gone, he's on the run and your daddy's here, beautiful, beautiful, beautiful, beautiful boy, beautiful, beautiful, beautiful, beautiful boy 🥺

  • the mysterious benedict society:

bilim çocuk sevenlerin favorisi olmaya aday.

buradan sonra düzenli takip yapmadım. her şeyi hatırlamıyorum. bazen görünce aklıma geliyor. işte gördükçe hatırladıklarım:

  • one fine spring day

mottosu aşk kahpedir olan o film.

  • close:

dünyanın en güzel filmi.

  • suzume:

beklediğime değdi. ama tekrar izlemekte zorlanacağım çünkü bazı şeyler hala beni yıkabiliyor.

  • gurur ve önyargı:

aşk... AŞK.

  • little women:

[ugly crying]

  • past lives:

yani ne diyeceğimi bilemiyorum güzel evet de niye yerlere göklere sığdıramadınız.

  • kuru otlar üstüne:

ilkokul öğretmen travmalarım tetiklendi.

  • oslo, 31 august:

atlatabilecek miyim seni.

  • anastasia:

izleyeceğiz derken internet yüzünden canımızın çıktığı o film.

  • doona:

suzy için izledim yalan söyleyemem.

  • hidden love:

🥹🥹🥹 çin dizilerine dair ön yargımı bi tık parçalamış olabiliriz.

  • ponyo:

aslında rw yapacaktık ama kızlarla konuşmaya dalmışız arka plan sesi olarak kaldı yine de bunu hatırlamayı seviyorum.

  • bridge to terabithia:

sadece. bu filmi seviyorum. yumuşak bir hisle ve derin bir acıyla.

  • twinkling watermelon:

HARİKA bi diziydi.

  • 10 things i hate about you:

çok özel. çünkü arkadaşımla birlikte izledim

jan 6 2023 ∞
jan 1 2024 +