10 şubat,

Bu çekmecelere gizlemediklerine eminim. İçerideki dolapların sabun kokusunu karıştıralım. Loş ve tozlu küçük odalarda uyuyalım. Pencereden sarkalım. Bize kızacak kimsemiz yokken ne yapabilirsek yapalım. Durup durup hatırlayalım. Senesi belli değil ama bunlar Füsun’un ayakkabılarıydı. Her şey de bazen mavi oluverir, unuttuğumuz her şey belki de mavidir. Dayanmak istemediğimi, alışmak istemediğimi, unutmak istemediğimi söyledim. Ne kadar acıyabilirse acısın. Sonuma kadar acısın. Durmaksızın acısın. Önü kapanmış deniz manzarasına doğru dağılsın çiçekleri. Saçlarına ağlayalım. Biraz da başka yerleri hatırlayalım. Hatırlamak da belki kavuniçidir. Kimsenin başına kötü bir şey gelmeden de ağlayabilen kadınlara özenelim. Tutuşmuş ellere özenelim. Tüm o yalanlardan habersiz parlayan gözlere özenelim. Kendimiz hariç her şeye özenelim. Senesi belli değil ama bunlar babamın kastanyetleriydi. İçim, bir bayrak törenindeki öğrencilere rahat denilmiş gibiydi. Sıcaktı, her şey sıcak kokuyordu. Baştan sona yürüyüp, bilmediğim tüm kedileri sevdim. Bildiğim en eski binaya gizlendim. Kalbim zonkluyordu. Bunun olmasından korkuyordum. Bu çoktan olmuştu. Belki de endişe hardal rengidir. Kuşları besliyordum, her şey karşılıklıydı, karşı karşıya durmuş ağlıyorduk. Senesi belli ama bu mektuplarda adı geçemeyen kimdi? Bir sandal devrilmiş gibi geliyordu sürekli bana. Beni kusturan hikâyelere tutuluyordum. Yoruluyordum. Toparlanıp yeniden yoruluyordum. Hep daha parçalı kırıklar, hep her şey daha dağınık. Unutkanlık büyük başarıydı. Daha sonra trenler raydan çıktı. Sonra da uçaklar düştü. Belki gök de delinecektir. Kim bilir? Belki kuşlar eriyecektir ilk önce. Sonra her şey eflatuna dönecektir. Ve artık hiçbir şarkı acıklı gelmeyecektir.

- selen papur.

seni rüyamda gördüm bugün, on dördüncü yaş günün kutlu olsun.

feb 10 2025 ∞
feb 10 2025 +