|
bookmarks:
|
main | ongoing | archive | private |
4 ocak, bugün seninle konuşabilmeyi çok isterdim. feb 4 2025 ∞
feb 4 2025 + 1 şubat, feb 1 2025 ∞
feb 1 2025 + 29 ocak, sana hakkımda ufak birtakım şeyler bırakacağım bu kez. İzmir'de yaşamaya başladığımda bulduğum ilk iş çocuk bakıcılığıydı. yunan bir annenin oğluna bakıyordum, ismi Leo. kadının kendisi müzisyendi, çok güzel yunanca şarkılar söylüyordu. kocası da müziksev'de çalışıyordu, belki biliyorsundur enstrümanlar müzesi. birkaç kez oraya ziyarete gitmiştik, tadilattan dolayı halka kapalıydı. etrafı gezme fırsatın olmuştu, türlü türlü çalgılar o kadar ilgi çekiciydi ki. ancak özellikle de müzenin ilk katında bulunan piyanoda kalmıştı aklım. tabii çocukla ilgilenmem gerektiğinden çok fazla dolaşamamıştım. asıl hoşuma giden neydi biliyor musun? halka kapalı olmasına rağmen benim orada birkaç dakika da olsa yalnız başıma etrafı keşfetmeye çalışmam. sanki dünyada yalnızca ben ve ... jan 29 2025 ∞
jan 29 2025 + 26 ocak, sana bunları ulaştıramazsam endişesi yaşamaya başladım bir süredir. hali hazırda nasıl olduğunu bilmezken, şimdi ise hiç göremez oldum. en azından mart ayına kadar kalabilmeni çok isterdim. diliyorum ki geri gelirsin, nasıl olduğu önemli değil yeter ki doğum gününü kutlama şansım olsun. jan 26 2025 ∞
jan 26 2025 + 23 ocak, sekizinci yaşın için sana beyaz geceler hakkında neler düşündüğümü, neleri bağdaştırdığımı yazmak istiyorum. muhtemelen bunu yapmam biraz zaman alacak ancak yorumum hoşuna gider diye umuyorum. jan 23 2025 ∞
jan 24 2025 + 20 ocak, yedinci yaşın için bu kez sana sevdiğim bir şarkının çevirisini hediye etmek istiyorum. gaz brülörleri artık yok, sıfırlar kendilerinkini alıyor. beni gazetelerden öğreneceksin, yalan söylediklerini unutma. önemli olan hâlâ kokusunu alabiliyorum, önemli olan hâlâ hatırlayabiliyorum. hiç çizemiyor olmam çok üzücü, isterdim ki.. ellerini çizmeyi, düşüncelerini okumayı. sesler hakkında düşünmemeyi, tarihleri hatırlamamayı. sana yüzlerce komik olan ve olmayanları anlatmayı. bugün çok uzun, yarın daha kısa olacak belki birkaç yüz yıl sonra kuyruklu yıldızlarımın izlerini göreceksin, önemli olan hâlâ kokusunu alabiliyorum, önemli olan hâlâ hatırlayabiliyorum hiç... jan 20 2025 ∞
jan 20 2025 + 17 ocak, fark ettiğim ufak bir detayı paylaşmak istiyorum seninle. doğum günü tarihlerimiz hakkında konuşmuştuk, hatırlarsın. çarşamba günü doğmuşum, seninkine baktığımda ise perşembe olduğunu gördüm. bu tarz denk gelişlerin çok hoşuma gitmesi bir yana, bazen tuhaf geldiğini de söylemeliyim. kadere olan inancım sorgulanır ama evrenin bize oyun oynadığı çok bariz. jan 17 2025 ∞
jan 17 2025 + 14 ocak, bu kez beşinci yaşını kutluyorum. seninle arkadaş olmak istediğim yaş, yaramazlık yaparken dizlerimizin yaralamasını umursamayacağımız zamanlar. belki ufak tefek sızlanır ama muhtemelen birkaç dakika içinde birbirimizi güldürüp, her ne yapıyorsak ona devam ederdik. ben sana yunus çizerdim - o vakitler çizebildiğim tek şey onlardı- küçük çiçekler toplar hatta yapabilseydim saçına takardım. çocukken seni korumak isterdim, o yaş için sana arkadaşlığımı vermeyi dilerdim. çocukluk arkadaşı olsaydık, güzel olmaz mıydı? jan 14 2025 ∞
jan 14 2025 + 11 ocak, dördüncü yaşın için sana doğduğun gün nasa'nın çekmiş olduğu fotoğrafı hediye etmek istiyorum. bir ihtimal daha önce bakmışsındır, ben ise şimdi inceliyorum. belki nasa'nın çekmiş olduğu en hoş anlardan biri olabilir. orion ve hyades bir arada. yıldıztakımları olabilecek en hoş şekilde göz kamaştırmış o gece. jan 11 2025 ∞
jan 11 2025 + 8 ocak, ikinci yaş günün. henüz mumlarını üfleyecek gücün yok, dileklerin ne demek olduğunu dahi bilmediğin bir yaş. hep merak etmişimdir o zamanlar düşünüyorsak, ne geçiyordu minik aklımızdan? çok mu huysuzdun yoksa uysal mıydın? bebektin elbette huysuzluğuna eşdeğer minik şımarıklığın da vardır. doğum günün çokça kutlu olsun, mumları üfleyebildiğin bir yaşa kadar senin yerine güzel dilekler diliyorum. jan 8 2025 ∞
jan 8 2025 + 5 ocak, şimdi biz neyiz biliyor musun? akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. birbirine uzanamayan boşlukta iki yalnız yıldız gibi acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız ne kalacak bizden? bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden bizden diyorum, ikimizden ne kalacak? - murathan mungan jan 5 2025 ∞
jan 5 2025 + 2 ocak, yazıp yazıp silmelerden, geriye kalan tatlı anılardan ne bırakıyorsam buralarda durmasını istedim. kısa bir süreliğine huzursuz kalp atışlarımı sakinleştirdiğin için teşekkür ederim. oturup düşününce ne kadar ısrarcı ve çocukça davrandığımı iyice fark edip içime sinesim geliyor. neye tutunmaya çalıştım tam olarak, neden gitmene izin vermedim de peş peşe can sıktım. söylesem kızarsın ama gerçekten özür diliyorum. müsaade eden yanımdan utanç duyuyorum. duygulardan oluşan bir yazı olmasını istemiyorum, işler gittikçe sarpa sarıyor haliyle. hislerimi çözene kadar bir rüyaya mı batıp takıntı mı yapmışım yahut izah edemediğim şeyler mi var anlamaya çalışacağım. sana kendimden hatıralar bırakacağım. gün gelir sen de onlardan biri olacaksın, dileğini yerine getireceğim. jan 2 2025 ∞
jan 2 2025 + |
2 şubat, feb 1 2025 ∞
feb 1 2025 + 30 ocak, birtakım sorunlardan kaynaklı sanırım, buraya girip bir şeyler yazma şansım olmadı. elimden geldiğince her gün yazıyordum ama aksaklıklar olunca böyle bir durum oldu. şimdi oturmuş kaybedenler kulübü izliyordum. uzaklaşacağımı düşünürken böyle bir filmde bile seni hatırlıyor olmam canımı sıktı biraz. bazen birilerini yahut bir şeyleri bağdaştırdığın olur. bir kitaptan alıntı, bir filmin geçtiği yer sahnesi. daha önce kadıköy'ü birisiyle bu şekilde bağlamamıştım. şimdi ise sen varsın. seni orada görmedim, duymadım. ama işte, artık kadıköy'den bir alıntı haline geldin. istanbul'un sessiz parçası gibi. jan 31 2025 ∞
feb 2 2025 + 27 ocak, işten sonra eve geldiğim vakit uyumuştum, sanırım ilk kez seni rüyamda görmüş oldum. elbette tam olarak seni gördüm diyemem çünkü yalnızca hesabı açtığını fark edip rahatladığımı anımsıyorum. uyandığım sırada henüz bunun rüya olduğunu anlayamadığım için bir miktar sevinmiş olduğumu da belirtmeliyim. hatta Fenerbahçe ve Galatasaray maçından dolayı twitter'a döndüğünü ve tweet attığını da görmüştüm. mart ayına kadar dönmüş ol, olur mu? yalnızca sana hediyeni verebilmek istiyorum. jan 27 2025 ∞
jan 27 2025 + 24 ocak, dokuzuncu yaşın için sana bir şiir bırakacağım. burada şiirler istediğim şekilde durmuyor, düz yazı gibi ancak anlayacağını düşünüyorum. Bakışın senin: çatılara yuva yapmış kırlangıç hızı Ağustos denizinin çırpınışı, bahçeye inen çocuk Bir romanın ilk cümlesi oluyor alnına düşen saç Ulusal müzeye kabul edilmeyen aykırılıksın sanki Bakışın senin: kavakların rüzgârla kıpırdanışı Bir kamaşmayla ürperişi zeytin ağaçlarının Tam orada dur şimdi, gözbebeklerinin hayret Nidâsıyla harelenmesine tanık olsun zaman Zaman kelimeler gibi sekiyor bakışında senin Tanelenen buğday başakları ve güz ve şiir Galiba bakışında kuruyorlar çadırlarını Hadi çekil artık bu tablodan rengin soluyor Su değirmenleri çağı... jan 24 2025 ∞
jan 24 2025 + 21 ocak, eğer hayatlarımız boyama kitabı olsaydı, hangi renge boyardık diye düşündüm. senin renklerin büyük ölçüde gri ve siyah olurdu. benimkiler koyu kırmızı ve gri. renklerin karıştığını düşündüğümde ise bir miktar hoşuma gitti. ikimizden yola çıkan bir görsel olsaydı gölgelerin kırmızı olmasını isterdim. fena olmazdı, hm? jan 21 2025 ∞
jan 21 2025 + 18 ocak, altıncı yaşını kutlamak için minik bir görsel hazırladım. o zamanlar tanışıyor olsaydık ufak Liya'nın çizeceği muhtemel bir resim. jan 18 2025 ∞
jan 19 2025 + 15 ocak, Kuma saklı dikenler Kalbimin boğulduğu yerden başlayalım. Tekrar tekrar sonra. Ne yapacağımı bilemediğim, sıkışacak bir yerimin bile olmadığı yerden. Sesler karışsın, dinlemeyi bırakıp bakınmaya başladığımızda görecekmiş gibi bir şeyleri, yavaşlayalım. Kendimi gömdüğüm adalardan esiyorum. Az titreyerek, çok unutarak. Kendimi düşürüyorum yere. Ne öğrenmiştim kendimden? Kırılmadığımı. Kendimi kedilere sarıyorum, bu göçü çiziksiz atlatamayacağım. Çok deforme sözlerimle herkesin karşısında kadınım da, ben isterdim ki çocuk olayım. Sesimin çirkinliğini önemsemeyecek olayım. Dizlerim yaralı olsun, gülümseyeyim. Ağzıma öfkeniz dolsun da, iğrenmeyi bilmeyeyim. Yalnızlığının kıymetini nasıl anla... jan 15 2025 ∞
jan 15 2025 + 12 ocak, bugün için yazacak pek bir şey bulamamıştım, şiir bırakmayı düşünüyordum. dizi izliyordum aynı zamanda ve o malum behzat ve esra sahnesine geldim. yalnızca replik olarak bildiğim minicik bir kısımdı ta ki, az öncesine kadar. bana kızma lütfen, ithaf ediyorum yalnızca. behzat ç. bölüm 30, 01:42:14-01:43:47 ayrıca bir detay daha fark ettim. vega sevdiğimi biliyorsundur belki az çok, o sahnede onların çalmasını beklemiyordum. öylesine tuhaf bir andı ki benim için. bazı denk gelişlerin böylesine kusursuz olması her daim şaşırtmıştır beni. diziyi bitirdiğim vakit buraya behzat ile senin benzerliklerinizi yazacağım. şimdilik böyle kalsın. jan 12 2025 ∞
jan 12 2025 + 9 ocak, üçüncü yaş gününü bir çalma listesi ile kutlamak istiyorum. bugün şarkı dinlerken, İstanbul gibi gelen parçaların içinde seni hissettim. güneşli yahut ilkbahar zamanlarından değil de, teoman'ın bahsettiği sözlerdeki gibi. sonbahar. kalabalık ama sessiz köşeler. izah etmesi zor, kelimelerin huysuz kısıtlamalarına denk gelmiş bulundum. yine de çok hoş bir histi, seninle konuşurken neden sokak aralarında yürüyor gibi hissettiğimi en sonunda anlamış oldum. o yüzden bana istanbul sokaklarını anımsatan sözlerden, melodilerden ibaret olan şarkılar bırakacağım. sonbaharın kutlu olsun. jan 9 2025 ∞
jan 9 2025 + 6 ocak, çözemediğim bir şeyler var hayatımda sualtı gibi derinlerde sessizce bekleyen dirensem, daha ne kadar direnebilirim artık nereye kadar gidebilirim, gitsem? aradığım nedir, o kentten bu kente? adressiz yaşamak da sıkar insanı gün gelir gider heyecanlar, istekler, gülümseyişler yüreğimdeki denizin suları birden çekilir. özleyip de vardığım her yerden, hemen kaçsam diyorum ne aradığımı biliyorum, ne bulduğumu bilmem neresinde yanıldım ben bu hayatın? yüreğimi kabartan o sevinç, şimdi sonsuz bir acı oldu. taşlar yığılmış önüne en güzel, en anlamlı duyguların uçsuz bucaksız bir tüneldeyim ve her yanım karanlık koluma giriyor bazı adamlar, bir şeyler söylüyorlar kalıplaşmış, sıkıntı verici, güdük. oysa acı diye bir şey var bu dünyada ö... jan 6 2025 ∞
jan 6 2025 + 3 ocak, birinci yaş gününü kutluyorum. hiç haz etmediğimiz, hassas kalplerimizle geldiğimiz bir dünyaya henüz olumsuz şeylerin farkında olmayarak düşüyorsun. beraberinde neler getireceğinden habersiz, minik el hareketlerinle neşe saçıyorsun. bence tatlı bir bebektin. merak ediyorum, çok ağlar mıydın? huysuz bakışlar mı vardı yüzünde? seni severdim diye düşünüyorum. doğum günün kutlu olsun baykuş. jan 3 2025 ∞
jan 3 2025 + |
3 ocak, seni en yakın arkadaşımı özler gibi özlüyorum. on birinci yaşını kutluyorum, o zamanlar çok yaramazdım ama iyi bir ikili olabilirdik bence. feb 3 2025 ∞
feb 3 2025 + 31 ocak, jan 31 2025 ∞
jan 31 2025 + 28 ocak, onuncu yaşını kutlamak istiyorum bu kez. tatlı yahut acı, nasıl geçtiğini bilmediğim bir yaş. içinde biriken öfkenin çocukluğundan geldiğini varsayarsak tatlı kısmı için kaş çatabilirsin. ben de kendiminkini hatırlamıyorum. en azından senin için yalnızca güzel şeyleri bırakabileceğim şekilde silmek isterdim anılarını. bu aralar nergis topluyor herkes. bir buket de sana ayırıyorum. jan 28 2025 ∞
jan 28 2025 + 25 ocak, Gün biter gülüşün kalır bende anılar gibi sürüklenir bulutlar Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır yarım kalan bir şiir belki de Aykırı anlamlar arayıp durma güz bitip sular köpürür de kapanmaz gülüşünün açtığı yara uçurum olur zaman her gece Her gece yeni bir savaş baslar acı ses olur, ses deli yağmur Sığındığım her yer adınla anılır ben girerim sokağı devriyeler basar Bir de gülüşün eklenir kimliğime. jan 25 2025 ∞
jan 25 2025 + 22 ocak, beyaz geceler'i gece bitirdiğim şimdi buraya hoşuma giden birkaç alıntıyı bırakacağım. - Yoksa o, bir anlık da olsa, senin gönlüne yakın olsun diye mi yaratıldı? - Ama o an geçer ve belki de ertesi gün, daha önceden olduğu gibi, yine aynı düşünceli ve dalgın bakışla, o aynı solgun yüzle, hareketlerdeki o aynı boyun eğmişlik ve çekingenlikle ve hatta vicdan azabı, hatta bir tür ölgün bir keder ve geçici canlanmanın verdiği sıkıntının izleriyle karşılaşacaksınızdır.. Ve üzülecek, bir anlık güzelliğin böyle hızla, böyle geri dönülmez biçimde solmasına, önünüzde böyle yanıltıcı ve boşuna parlamış olmasına, hatta onu sevecek kadar vakit bulamamış olmanıza bile üzüleceksinizdir.. - ''Kalbim içimde konuşup dururken susm... jan 22 2025 ∞
jan 22 2025 + 19 ocak, bugün bir video izledim, dostoyevski'nin beyaz geceler adlı eseri hakkında. henüz okumadım ancak dinlediğim kadarıyla bizden birkaç parça bulduğumu fark ettim. o sebeple birkaç gün içerisinde kitabı okuyup buraya bir şeyler bırakabilmeyi umuyorum. o zamana kadar burada kalsın bu fikir. jan 19 2025 ∞
jan 19 2025 + 16 ocak, düşüncelerimi buraya yazmayı planlamıyordum. ancak bir süredir gece sohbetlerini arar olduğumu fark ettim. bunu yazmamın doğru olmadığının bilincindeyim fakat bazı şeyleri içimde tutmak bir müddet sonra zorlaşıyor. sana bunu direkt söyleyemiyorsam buraya yazmak daha anlaşılır olur diye düşündüm. bir doğum günü hediyesi hazırlıyor olmak da bir nebze güzel geliyor. merak ediyorum seni. son zamanlarda aklını neler kurcalıyor, daha iyi misin yoksa her şey aynı mı? en basit şekilde nasıl geçiyor günlerin? soramayacağım sorular peş peşe birbirini takip ediyor. sözümü tutuyor olmak ilk kez zor geliyor sanırsam. jan 16 2025 ∞
jan 17 2025 + 13 ocak, gün ışığıyla yıkanmış küskün bir yıldız gibi akıp geçtin sessizliğimizin üstünden oyalanacak bir şey bile bırakmadın tozlanmış, dalgın bakışlarımıza ne zaman, nerede bir şey yitirsek burada bulacağımızı sanırdık bu sandık odasında mümkünmüş gibi balkonda unuttuğumuz nice yazlardan sonra.. - ludwigshfen, istanbul 1991 murathan mungan jan 13 2025 ∞
jan 13 2025 + 10 ocak, aksın, içimde siyah bir nehir gibi dolanan keder unuttuğum, unutmaya çalıştığım ne varsa bende durmasın içimde öyle çok ki, her gidenden biriktirdiğim melekler zaman insafsızlık etmese kederin oyduğu tarafımı sana getirsem kalem beni tutmasa, anlatsam sana siyah, simsiyah bir engerektir zaman ve kış neler eder insana nasıl yarım bırakır, ayırır parçalara sense kışı yaşamadın daha reddettim bütün kesinlikleri, kalbim bu hayale bir daha inansın diye siyah.. değişmiyor siyah hala bir nehir içimde ve kalbim anlamıyor adalet yok, niye? yıktığım, atladığım, söndürdüğüm bir yangın yerindeyim içimde sadece, dediğim gibi her gidenden biriktirdiğim melekler kalbimin üstünde bir daha hançer - birhan keskin jan 10 2025 ∞
jan 10 2025 + 7 ocak, bir keresinde eğer aramızda bir şeyler olsaydı nasıl seveceğini sormuştum. cevabını benim vermemi istememiştin, sevilmenin bile tuhaf geldiğini düşündüğünden. bana kalmasını istemediğinden henüz o ufak hoşlantım kaybolmadan evvel yazmak istiyorum. eğer işler farklı olsaydı eminim ikimizde güzel vakit geçirirdik. işe gitmeden çok daha önce kalkar, arada sırada seni uyandırmadan öylece uyuyor olmanın keyfini çıkartırdım. beraber maçlara giderdik, evde senin için ayriyeten Fenerbahçe köşesi yapardık. nadiren de olsa kahvaltı etseydik patates kızartırdım. balkona çıkardık sık sık, kahve ve sigara eşlik ederdi. kitap okurken bacaklarımı kucağına koyardım, sevdiğim kısımlar olursa muhtemelen duyman için mırıldanırdım. ikimizin de içinde kaybolduğu çocukça şeylerle uğ... jan 7 2025 ∞
jan 7 2025 + 4 ocak, seninle günlerce süren bir tren yolculuğu yapmışız. her şeyde olduğu gibi güzel bir başlangıçtan ibaretti yalnızca. birbirimizi daha fazla tanımak belki de dokunmak bile istedik. sohbetlerimiz derinden hissediliyordu, gülüşler birbirini takip etti. bazen pencereden vuran güneşten ısınıyorduk ancak çoğunlukla ay ışığı eşlik ediyordu sakince. şiirler yazıldı, şarkılar çaldı. sigara dumanı boğmadan öylece aramızdan geçti. ta ki yolculuğun sonuna gelene kadar. korkularımız arasında bir savaş yaşadık, pes etmeyi bilemediğim için de yaralandık. söylediğim sözlerin pişmanlığını yaşadım, yaşıyorum. seni yormuş olduğum gerçeği ile yüzleşiyorum bunları yazarken. yormadan nasıl anlatabilirdim? onu da bilmiyorum. iki farklı yol vardı önümüzde, hatta üç. biri senin, diğeri benim. ger... jan 4 2025 ∞
jan 4 2025 + |