4 ocak,

seninle günlerce süren bir tren yolculuğu yapmışız. her şeyde olduğu gibi güzel bir başlangıçtan ibaretti yalnızca. birbirimizi daha fazla tanımak belki de dokunmak bile istedik. sohbetlerimiz derinden hissediliyordu, gülüşler birbirini takip etti. bazen pencereden vuran güneşten ısınıyorduk ancak çoğunlukla ay ışığı eşlik ediyordu sakince. şiirler yazıldı, şarkılar çaldı. sigara dumanı boğmadan öylece aramızdan geçti. ta ki yolculuğun sonuna gelene kadar. korkularımız arasında bir savaş yaşadık, pes etmeyi bilemediğim için de yaralandık. söylediğim sözlerin pişmanlığını yaşadım, yaşıyorum. seni yormuş olduğum gerçeği ile yüzleşiyorum bunları yazarken. yormadan nasıl anlatabilirdim? onu da bilmiyorum. iki farklı yol vardı önümüzde, hatta üç. biri senin, diğeri benim. geriye kalan tek yol ise dolambaçlı, sarmaşıklar ve taşlarla doluydu. gözlerimizin, hislerimizin önündeki perde gibiydi. o yüzden seçemedik, yürüyemedik oraya. bir yabancı kalmak istedin hayatımda, dileğin de buydu. ne bir adres, ne de bir numara bırakmamış olma sebebin bu olsa gerek. birkaç günün hayaleti olmaktı amacın. ben de bir hayalete mektup yazmakla kalakaldım.

jan 4 2025 ∞
jan 4 2025 +