- Ölü bir kuş daldan düştü.
- Genellikle yazma işini kafamın içinde yapıyorum. Daha kolay oluyor. Kafada her şey sorunsuzca işliyor. Ama yazmaya başlanıldığı an düşünceler dönüşüyor, şekil değiştiriyor ve her şey yanlış oluyor. Sözcükler yüzünden.
- Elbette. Bir yerlerde varolduğunu biliyorum. Dünyaya gelişimin tek bir nedeni var: Onunla karşılaşmak. Bu durum onun için de geçerli. O da dünyaya yalnızca benimle karşılaşmak için gelmiş. Adı Line, benim karım, aşkım, hayatım. Onu hiç görmedim.
- Kapının kapalı olup olmadığına defalarca baktıktan sonra uyuyabilmek için seni düşünmeye çalıştım; ama diğer tüm uçucu anılarım gibi sen de muğlak bir imgeydin yalnızca. Bir kış günü aştığım kapkara dağlar gibi, bir sabah uyandığım virane çiftliğin odası gibi, on yıldır çalıştığım modern fabrika gibi, tıpkı hani çok seyredildiği için artık bakılmak istenmeyen manzaralar gibi. Kısa süre sonra, düşünecek bir şeyim kalmıyor, yalnızca artık düşünmeyi istemediğim şeylerle baş başa kalıyordum. Biraz olsun ağlayabilmeyi çok isterdim ama ağlayamıyordum; çünkü ağlamak için hiç nedenim kalmamıştı.
- Seni hiç sevmedim. Beni yüzün, gözlerin, dudakların ve bedeninle büyüledin. Baştan çıkardın.
- Tek bir isteğim vardı: Gitmek, yürümek ya da ölmek, umurumda değildi. Uzaklaşmak istiyordum, kaybolmak, ormanda ve bulutlarda eriyip gitmek, hatırlamamak, unutmak, unutmak.
- Şimdilerde umudum çok azaldı. Önceleri arayış içinde durmadan yer değiştiriyordum. Bir şey bekliyordum. Ama ne? Bilmiyordum. Hiçbir fikrim yoktu. Ama hayatın, olduğundan farklı olamayacağını düşünüyordum, yani hayatın adeta hiçbir şey olduğunu. Ama hayat bir şey olmalıydı ve ben o şeyin olmasını bekliyordum, o şeyi arıyordum.
- Dışarıda bir hayat olduğunu düşünüyorum ama orada da pek bir şey olmuyor. En azından benim için. Başkaları için belki bir şeyler oluyordur, bu mümkün ama beni ilgilendirmiyor artık.
- Elbette ortalığı toparlayıp temizlik yapabilirim, evet bu elimden gelir. Evim pis ve bakımsız. En azından yerimden kalkıp pencereyi açmalıyım, içerisi havasız, dumanlı ve kötü kokuyor. Rahatsız olmuyorum ama. Ya da yerimden kalkacak kadar rahatsız olmuyorum diyelim. Bu tür kokulara alışkınım, almıyorum bu kokuları, yalnızca ya çat kapı birisi gelirse diye düşünüyorum...
- Kimi zaman iş için mi yaşadığımı yoksa yaşamak için mi işe gittiğimi düşünürüm.
- On yıldır onlar için hâlâ bir yabancıyım.
- Ama, Line değildi. Hiçbir zaman Line olamaz. Kimse Line olamaz.
- Ölü kuş yağmur sevmez. Islanıyor, çürümeye başlıyor, kötü bir koku yayıyor.
- Arada bir sözler veriyorum, "Gidip toprak getireceğim" diye. Pek inandığım söylenemez. Kuş da inanmıyor. Beni tanır.
- Hem düşünürsek, neden tanımadığım bir kuşun cenaze töreniyle ben ilgilenmek zorundayım?
- Bu duvarlar beni hiç koruyamadı. Güçleri bir yanılgı, beyazlıkları saf değil.
- Sessizlik ve gece bana sokulup soruyor: "Çocuğa ne yaptın?
- İnsan ancak bir baltaya sap olamayınca yazar olabilir.
- Yazar olmak için yalnızca yazmak lazım.
- Yürüyordum. Yürüyen başka insanlarla karşılaşıyordum. Herkes aynı yöne gidiyordu. Öylesine hafiflerdi ki, ağırlıkları yok sanırdınız. Köksüz ayakları asla yaralanmazdı.
- Şimdi var. Hep var. Hepsi birden var. Çünkü olaylar bende yaşıyor, zamanda değil. Ve bendeki her şey şimdiki zamanda.
- Ama deniz buraya çok uzak! Her şey öylesine uzak ki.
- Dünyada yalnızca hasat, katlanılmaz bekleyiş ve ifade edilemez sessizlik var.
- "Ölmedim mi?" "Neden öleceksin?" "Gazı da açmıştım ama..." "Gaz bir haftadır kesik. Ödemiyorum artık..."
- onun için bir yabancıyım yalnızca. Sevgim dışında hiçbir bağımız yok.
- Seni seviyorum Sandor. Ama burada kalacak kadar değil.
- Benim hayatıma gelince, hayatım birkaç sözcükle özetlenebilir: Line geldi, sonra gitti.
- Dengesiz akşamın içinde yaralı bir kuş uçmaya çalışıyor; ama umutsuz, ayaklarımın dibine düşüyor.
- Hâlâ korkarım. Yalnızca başkalarının ölümünü severdim. Kendi ölümümü sevmeyi çok sonra öğrendim, çok sonra.
- "Yürekleri kırılan dostlar asla geri dönmez"
- Aşkı bilmedikleri için mutlu olan insanların olduğu yere git. O kadar doygundurlar ki ne birbirlerine ne Tanrı'ya gereksinim duyarlar. Geceleri kapılarını sıkı sıkı kilitleyip hayatın geçmesini sabırla beklerler.
- Özgür ve mutlu olabilirdim çünkü o zamanlar hiç kimseyi sevmiyordum.
- "Ama ben" diyor yaralı kuş, "harika tarlalar bilirim. Onlara ulaşabilseydin eğer, yüreğini unuturdun. Orada çiçek yoktur, otlar bayrak gibi dalgalanır, bu mutlu tarlalar uçsuz bucaksızdır. Şunları söylemen yeter: 'Huzur toprağında istirahat etmek isterim' "
may 17 2023 ∞
apr 11 2024 +