• Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu! Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.
  • İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır!
  • Her şeyden önce doğaya bir göz atacak olursak, bu mahir kimyagerin yeryüzündeki her varlığın yiyeceğini kılı kırk yaran bir bilimsellik içinde onun bünyesine uygun olarak hazırlayıp sunduğunu görürüz.
  • İnsan, yapısı itibarıyla yasalar dışında kalan ve diğer canlıların yaşamlarını düzenleyen bir varlık değildir.
  • Çünkü veriler eski geleneksel besinlerimizi onaylasaydı, şimdiki durumumuz asla iyiye gitmez, rahatsızlıklar ve ahlaki çöküntü yerli yerinde kalırdı.
  • Ünlü anatomi bilgini Kuviye, Le Cours d'Anatomie Camparee adlı eserinde şöyle der: "İnsanın doğal besini onun bünyesine uygun olup, genellikle meyveler, kökler ve bitkilerin sulu kısımlarıdır. Eller bunları rahatça toplamaya yarar. Bir yandan çeneler kısa ve güçsüzken, öte yandan köpekdişleri diğer dişlerden uzun değildir. Bu dişler insanın et yemesine ya da hayvan etini parçalamasına izin vermez."
  • Yine gizlenmek ve kurbanını hile ile yakalamak için doğanın onun beynine gereken istekleri yerleştirmiş olması gerekir.
  • İnsan midesindeki salgı bezi, ette bulunan fazla azotu otoburlarda olduğu gibi amonyağa dönüştüremez. Mide salgıları ve pankreas bezi eti çözündüremez. İnsan karaciğerinin etteki azotu uzaklaştıramaması gut, romatizma ve sinir hastalıklarına yol açar.
  • Öte yandan etoburların bağırsakları kısadır ve bozuşmuş et orada durmaz. İnsan bağırsaklarının uzunluğu onun etobur olmadığının bir başka delilidir. Çünkü insan bağırsaklarında kalan et kokuşur ve öldürücü mikroplar üretir.
  • besinimizi etten almak istersek, yırtıcı hayvanlar gibi kemikleri de yemeliyiz ki vücudumuz fosfat alsın.
  • Sadece insanın içgüdüsü onu olgun, çiğ, güzel kokulu, hoş ve leziz meyvelere doğru çeker. Bunlar onun bedenini daha güçlü ve sağlıklı kıldığı gibi, bedenindeki hücreleri onarıp kemikleri kuvvetlendirir.
  • İnsan dışında hiçbir varlık kendi besinini hazırlamaya gereksinim duymaz. Oysa insan doğal olmayan bu gereksinimi icat etmiştir, uydurma ve yapay yiyecekler yemektedir. İşte bu yüzden sürekli hasta ve zavallı hale gelmiş, yaşamı baştan başa dayanılmaz kâbus ve korkunç kaygılarla dolmuştur.
  • Bugünün uygar insanı ve yine, derbeder vahşiler, mideleri ve şehvetten başka bir şey görmezler.
  • İnsan, bilgisizlik ve gevşeklik içinde kendisine hazırladığı yapay zevkten elini çekmek istemez.
  • Bu korkunç uygarlığı, bu zavallı yaşamı gönül kanıyla kendisi için icat etmiştir ve bu yüzden korkmaktadır.
  • Tahıl, bakliyat, kuru meyveler ve bazı tane sebzeler, etin iki katı fosforik asit ve on katı demir ihtiva eder.
  • Kuru incir çok kuvvet vericidir ve tek başına insan bedenini besleyebilir miktarı insan bedeni için yeterlidir.
  • Yağlı meyvelerdeki ısıtıcı maddeler ettekinden beş kat fazladır. Badem ve ceviz, besin olma özelliği ile çok önemlidirler ve uzun bir süre insanı tok tutarlar.
  • Hayvansal yağ midede hazmedilmediği gibi midenin çalışmasını da ağırlaştırır.
  • Vitamin sadece bitkilerde bolca bulunur.
  • Ancak bu yiyecek değişikliği sonucunda insan bedeni zehir üretti ve hastalıklar ortaya çıktı.
  • Her devirde yaşayan en zeki bilginler, bütün peygamberler, inanç önderleri, insanlığın ahlaksal yükselişine ilgi duyan, insanlığın zihinsel ilerlemesi ve makamının yücelmesi için çalışanların tümü, vejetaryen olarak tanınmışlar, etoburluktan kaçınmayı insanlığın perhizkârlığının en önemli etkeni olarak görüp kendilerini izleyenlere vejetaryenliği salık vermişlerdir.
  • Ne zaman yemek için öldürürse, bu âdet onun tabiatma yerleşir ve bu gıda yırtıcılık getirir.
  • "Midelerinizi hayvan mezarlığı yapmayın."
  • Siz vahşi canavarlardan, parstan, kaplandan ve aslandan söz ediyorsunuz. Ama zulüm yapmakta bu hayvanların pabucunu dama atıyorsunuz. Çünkü öldürmek onlar için yiyecek sayılır. Ama sizler için leziz bir lokma dernek ve ondan iğrenmeyi gizleyecek kadar bu işte zarafet gösterisi yapmanız gerekiyor.
  • Bu, sadece murdar eti süslemekten ve çiğnenebilir hale getirmek için bilimsel pişirme tekniklerine başvurmaktan ibaret bir kandırmacadır ve ete çeşni katmakla kandan doğacak tiksintiden uzak tutmaktadır bizi.
  • Besin yardımıyla acılarını dindirecekleri yerde ilaç vasıtasıyla dindirmeyi tercih ederler.
  • Şu uçsuz bucaksız dünya bu dilsiz hayvanların rüyaları ve acılarıyla doludur. Ama bu acılan dilsizlik diliyle açıklarlar.
  • Milyonlarcası her gün pişmanlık duyulmadan boş yere katledilmekteler. Bu düşünceye kapılan biri alaya alınır. Ama bu affedilmez bir cinayettir ve sadece bu bile insanın neden acı çektiğine tanıklık etmektedir.
  • Gut, ishal, romatizma, kanser, verem, apandisit vs hastalıklar özellikle et tüketimiyle ortaya çıkar.
  • Mağara insanını etobur olarak gösterenlerin görüşlerini kabul etmemek gerekir. Onlar besinlerini özellikle bitkilerden sağlıyorlarmış.
  • Et, insana kolayca geçebilen ve kanser, verem, ateş, bağırsak kurtlanması gibi korkunç hastalıklara neden olan çok fazla mikroskopik canlı ihtiva eder.
  • Karaciğer ve bağırsak hastalıkları ile veremde et perhizi yapmak hastalığın geçmesinin en önemli şartıdır.
  • Ne kadar sade yaşarsak hastalıklara ve mikroplara karşı direncimiz o kadar artacak, aynı şekilde organlarımız daha iyi çalışacaktır.
  • Rahatsızlıkların önüne geçmek için en iyi yöntem az yemek ve özellikle bitkisel kökenli besinlerle perhiz yapmaktır. Açık hava, spor, banyo ve huzur insanı daima sağlıklı, zinde ve iyimser yapar. İnsan yapay ve uydurma yiyeceklerle sağlığını yitirerek bedensel olarak çökmeye başlar.
  • Eski zamanlarda insanlar gösterişsiz köy hayatı sürdürürlerdi. Uğraşır, didinirler, açık havada soluk alıp verirler, güneşin doğuşuyla kalkar, gurup vakti yatarlardı. Göğüs hastalıkları yoktu. Tuhaf tuhaf ilaçlar kullanmaz en iyi şekilde yaşarlardı. Kadın, erkek bir arada, çıplak ayakla çiftçilik yaparlardı. Onların çocukları da sağlıklı, zinde ve mutluydu. Yaban hayvanlarının nasıl mamaya ihtiyaçları yoksa onların da yoktu.
  • İnsan hep karmaşıklık ve gösteriş düşkünü olmuştur. Kolay ve doğal olan her şey onun gözünde değersizdir. Bu yüzden yaşamını sürekli güçleştirerek mutluluğa ulaşacağını sanır. Oysa mutluluğa yüz çevirmektedir hep.
  • Ya da bizim bozulmuş damak zevkimize lezzet kazandırmak amacıyla, et gibi besinlerin tadını gizlemek için söz konusu olmaktadır.
  • Böylece ölmüş canlılardan oluşan besinlerin her gün tüketilmesiyle damak zevki rotasından çıkmış ve alkol, esrar gibi keyif verici ve uyarıcı maddelere yönelinmeye neden olmuştur.
  • İnsan, devletten çok, her işe uzanan elleri ve ateş vasıtasıyla uygar olmuştur. Bu uygarlık milyonlarca yıllık deneyimler ve bunların yeni kuşaklara aktarılmasıyla gelişmiştir. Ateşi bulduktan sonra kendisi için yapay bir yaşam ortamı yaratabilmiş, açık hava, doğal spor ve doğal manzaranın güzelliği dururken kirli ve uydurma bir ortam seçmiş, dar ve karanlık odalara saklanıp, zehirli ve tozlu havayı soluyarak, temiz hava bulunmayan yerlerde çalışıp uyuyarak, ateş ve bin türlü ıvır zıvırla süslenmiş yapay besinler alarak bozulmanın şartlarını hazırlamıştır. Meyve yiyen sakin insan kana susamış bir canavara dönüşmüştür ve tüm yırtıcı hayvanlardan daha fazla leş yutmaktadır.
  • gece oturup gündüz yatmış, sevgi ve doğal aşkı trajik bir maskaralığa dönüştürmüştür. Hayatını daha da dayanılmaz ve üzücü hale sokan tuhaf, anlamsız ve güç işler yapmaktadır.
  • Bu insanların en güzel, cesur ve etkileyici olanları, yaşamlarının başkasının ölümünü hazırlamadığı kişilerdi.
  • O, hayvanları öldürmenin doğal bir şey olduğunu düşünenin, insanları da kolayca öldürebileceği kanısında olacağını biliyormuş.
  • yırtıcı ve savaşçı olmaları için sadece askerlerin hayvansal besin almalarının uygun olduğunu belirtir.
  • Sakin, iyi huylu ve cesur bir millet olan Japonlar tehlikeden ve ölümden korkmazlar ve vejetaryendirler.
  • Eğer içki satış yerleri, kasap, balıkçı ve tavukçu dükkânları kapatılsaydı, bir dereceye kadar genel barış sağlanır ve insanlar arasındaki kardeşlik duygusu yaygınlaşmış olurdu.
  • Onlar bizim yaşamamız için yerler. İnsanların çoğu ise her şeyden önce yemek için yaşar.
  • Havada uçan kuş, denizde yüzen balık, ovadaki ceylan,dünyadaki hiçbir canlı Kaçamaz senin zulmünden. Çünkü kurmuşsun hırs tuzağını denize ve karaya.
  • Sanırım vejetaryenlik, uzak durma ve kendini kısıtlama sayesinde, tüm ahlaksal öğelerden daha çok etkili olmuştur.
  • İnsan zaman zaman bazı hayvanları besliyor veya seviyorsa bu, yaşama saygısından ve ahlak duygusundan değil, sadece kendi bencilliğinden ya da onlardan çıkarı olduğundandır.
  • Ey münzevi ve gür ormanlardaki kurtlar! Ey ormanlardaki yırtıcı hayvanlar! Cılız, sırtınıza yapışık karnınız ve parlak gözleriniz, katı, baş döndürücü ama özgür bir yaşama tanıklık ediyor. Doğa yasalarına göre yaşıyorsunuz. Savunmak için diş ve pençeden başka bir şeyiniz yok. Kutluyorum sizi alçak, yapay ve yırtıcı bir uygarlığın kölesi olmadığınız için.
  • Vejetaryenlik çalışma kapasitesini arttırır, düşünce özgürlüğüne yardım eder.
  • Vejetaryenliğin amacı insanı doğa yasalarına uygun yiyecekle güçlendirmektir. Akıl yolu ile davranılacak olursa bu, tam bir uyum ve denge sağlanmasının en iyi yolu olacaktır.
  • Vejetaryenlik, beden uzuvlarını yormadan, her türlü zehirden uzakta, bedensel uyarıcı güçlerin gelişmesine ve soğuğa karşı direncin artmasına izin veren tek beslenme tarzıdır. Deneyler, besili hayvan etlerinin hoş olmadığını ve bu etleri yiyenlerin hastalanmalarına yol açtığını göstermektedir. Üstelik bu hayvanlar sıraca ve verem hastalıklarına yakalanmışlardır. Çünkü açık havada değillerdir ve doğal sporlarını yapmazlar.
  • Ele geçen belgelere göre en büyük piramiti yaptıran Mısır kralı Keops, işçilerine yiyecek olarak 1600 'talan' gümüş değerinde soğan, turp ve sarmısak gönderdi. Bu miktar yiyecekle yüz bin kişi doyuruluyordu. Bu nedenle piramit, bitki ile yaşayan işçilerin kol güçlerinin bir sonucudur.
  • Eflatun, tahıl, meyve ve özellikle kuru incirle beslenirdi
  • Japonlar balık etini nadiren yerler ve halkının çoğunluğu tarım ürünleriyle beslenir. Oldukça kanaatkâr ve az yemek yiyen insanlardır. Bugün dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında olsa da, eski gelenek ve göreneklerini hâlâ yitirmemişlerdir ve AvrupalIları taklit etmezler.
  • et yiyenlerdeki kas yorulmasının iki buçuk kat fazla olduğunu, bu yorgunluğun geçmesinin de vejetaryenlerden beş misli zor olduğunu vurgular.
  • Tecrübeyle sabit olduğu gibi zararlı yiyecekler daha pahalıya mal olmaktadır.
  • Hiçbir yararı olmayan birtakım yapay ve aptalca ihtiyaçlar yaratarak kendisini canlıların en bedbahtı haline getirmiştir. Bugün birçok insan için yaşam, hiçbir değer taşımayan, karanlık, güç ve anlamsız bir şey olmuştur.
  • İnsan yiyeceğine ilişkin yapılan deneylerden birinde tanınmış profesörlerden biri birkaç köpeğe çiğ et, başka bir köpek grubuna da pişmiş et vermiştir. Çiğ etle beslenen köpekler oldukça sağlıklı kalıp kuvvetlenmişler, pişmiş et yedirilen köpekler ise çok geçmeden ölmüştür. Bunda bir gariplik yok mudur?
  • Bu yüzden et yemeyi terk etmek başlangıçta zordur. Fakat bir süre sonra bitkisel besinler çok doğal ve leziz gelecek ve etin ne kadar iğrenç bir yiyecek olduğu görülecektir.
  • Bütün doktorlar, eczacılar, ebeler, iğneciler, bekçiler, gardiyanlar ve adliyeler insanoğlunun yapay uygarlığından çekilip alınsa, tüm insanlık öylesine korkunç bir uçuruma sürüklenir ki, barbarlık dönemlerinin yüzü ağarmış olur.
  • Besinleri, doğal isteklerine ve deneyimlere uygun ama aynı zamanda lezzetli ve sağlıklı olacak.
  • Vejetaryenin sofrasında hayvanların tutsaklığını, kanı, mezbahayı ve matemli doğaya yapılan işkenceyi gösteren bir manzara yoktur. Onun yiyecekleri, bağ, bahçe, köy yaşantısı, tarla, hasat ve doğanın şenliğinden bir manzara oluşturur. Onun sofrası, yemyeşil mamur ülkeleri, parlak güneşi, mutluluğu, alımlılığı gösterir. Bu sofranın çekiciliği rüyaları güzelleştirir; hayvan kanlarıyla dolu korkunç kâbuslar görmekten uzak tutar. Vejetaryenlik, doğruluk ve dürüstlük yolunda atılmış ilk adımdır ve bu adım gelecek kuşaklar için son derece değerlidir.
  • Doğa yasalarına göre yaşayan, sağlıklı ve yeni bir kuşak onun yerini almazsa, insan soyu utanç verici bir şekilde kaybolup gidecektir!
may 17 2023 ∞
apr 11 2024 +