Yıllar geçtikçe yaş alıyor ve genel kabulde büyüyoruz. Ancak büyümek sayıların yükselmesinden çok daha karmaşık ve tuhaf bir fiil. Burada aslında büyütenin ne olduğuna karar vermek önemli olan. Büyüten yıllar değil deneyimlerdir. Ama bazı deneyimler sanırım çok hızlı birkaç yaş atlamış hissetmenize neden oluyor. Biraz nasıl anlar olduğundan da bağımsız aslında. Bazen çok mutluluk verici bazense yıkıcı olabilir. Benim nisan ayından beri yaşadığımı düşündüğüm ise yıkıcı taraftaydı. Diğer tüm deneyimlerimden farklı bir dönemdi içinde bulunduğum. Dışarıdan nasıl göründüğünü bilmiyorum fakat çok büyümem gerektiğini hissettim. En azından, bazı anları çocuk bir yanımla karşılayamayacağımın farkındaydım. Yavaşça ve olağan süreç içinde büyümek beni korkutmaz ama yine de bu anlarda küçük kalma isteğimin sancısını çektim. Küçük kalma, anlamama, baş etmek zorunda olmama isteklerimin ortaya çıkardığı bir sancıydı. Fark etmeden geceler boyu buna ağladım ve değiştiğim noktanın böyle olmasından korktum. Korkmak da üzülmek de genelde kendimiz dışında hiçbir şeyi etkilemez. Büyüdüm ve değiştim. İç dünyamda bir şeylerin hiç olmadığı kadar karıştığını hissediyorum. Geçtiğimiz günlerde Şehval Görmez bir videosunda "Ergenlik çocukluğun yasını tutmaktır." benzeri bir cümle söyledi. O an anladım. Yaşadığım karmaşayı da böyle adlandırmaya karar verdim sanırım. Beni büyüten anların yasındayım. Ve çoğunuzun bu duyguyu anlayacağını düşünüyorum. Elbette sürekli kötü hissetme hali değil. Çoğu zaman anlamlandıramadığım ve aynı zamanda anlatamadığım bir süreç. Ama yine de artık sadece toprağa verdiklerimiz için değil deneyimlediklerimizle büyüttüğümüz geçmiş kendimiz için de yas tutabileceğimizi kabul ediyorum.
Sizi seviyorum, iyi ki varsınız.