Küçük bir aksaklık var, insanların vücutlarında olan türden. Yalnız olmanın kişiliği oluşturduğunu sandığım yanılsamaların düştüğü yansımam, suyun üstünden pek bir acıklı bakıyor halime. Bu türleri insan hayatına dahil etmiyorum, suyun üstünde bırakıp kaçıyorum oradan. Akıntıya kapılıp gidiyor bir biçimde, bir daha da yolumuz kesişmiyor. Bir nerede iki kere yıkanılmaz, değil bu. Bir dereye bin bir türlü dert akar. Değişim türünden aynıdır belki ama artık bir nehrin değişimine kayıtsız kalacak kadar kendimi düşünür oldum. Birkaç üstünde durduğum konu var son zamanlarda. Birincisi, insanların hayatlarının amacından yola çıkan gelecek algısının insanı hangi türden ilerlerse mutlu edeceği. Arka planda çalan bir melodi olmadan, ışık olmadan, ses olmadan oturup bunların sağladığını sandığım bir duru düşünme ile bakıyorum hayatıma. Ne yaparsam mutlu olurum? İlerideki bir düzende hangi bilim beni mutlu eder? Evim nasıl olur? Peki ya ailem, onların olduğu bir gelecekte kendime mutlu diyebilir miyim? Aslında bazı adımlar çoktan atılmıştır. Farkında olmadan, o sıra bunun bilincinde olmadan attığımız bir adım çoktan var ve sanırım hayatta şanslı diye adlandırdıklarımız, mutlu tercihi bilincinin dışında yapmıştır. Ben değil. Önümdeki engellerle karşılaşmadan dahi biliyordum ne denli zorlanacağımı. Bunun için harekete geçirdiğim tonla çaba, bir fanustaki kuşun sınırladığı hacmi kadardı. Başarabileceğim türden değildi ve şimdi de buna katlanmak durumundayım. Bilinen bir zorluktan kaçamamanın verdiği yorgunluk bitmiyor. Elimden gelen hiçbir şey yok, katlanmak dışında atabileceğim bir adım dahi yok artık. Sorunların bir diğeri, veya bir diğernin alacağı satırlar sınırlı. Her sefer sayısı tek yönlü ve bir kere olmalı.

jun 8 2023 ∞
jul 22 2023 +