Birkaç küçük yalandan ötürü bozulan insan ilişkilerinin arka yüzündeki hisleri düşünüyorum. Küçük yalan, büyük hisler. Hangisinin gücü daha yıkıcı? Bugünlerde sanki kendim yaşamamışçasına geriye bakabildiğim ve aslında hislerimi dahi hatırlayamadığım günleri yaşıyorum. Birkaç küçük nefret tohumu dışındaki tek belirti, gözümün ucuyla onu seçsem dahi atan kalbim, ve onun titrettiği ellerim. Birkaç saniyeliğine düşünce akışımda ileti sorunlarına yol açıyor ve nefretim önümüzüdeki görünmez bağı yol yapıyor. Mecaz değil, bir yol. Kalabalığın içinden onun önüne çıkan bir yol. Bu kötü değil, unutulmamışın izleri de değil. Yalnızca alışmak ve aşmak için aşamalarca katlanmış basamaklardan bir tanesi. Unutacağım, değersizliğini ve hislerimi tekrardan anımsadığım an unutacağım. Onun yerini silinmeyecek olan o alacak. Sabah uyandığımda bilincim daha henüz işleve girerken aklıma gelen, günlerimin onu kendine anlattırdığı ama ilgisizliğini görünce kendini yok sayacağı o kişi. İstiyorum. Gitmesin, var olsun istiyorum. Orada otursun, bakışlarıyla beni dinlendirsin, anlattığım şeylerin onun için çok değerli olduğunu belli etsin istiyordum. Bunu belli etmezse kırılıp döküleceğimi anlasın istiyordum. Böyle derler ya, aynen öyle istiyorum. Ellerinin birini belimde, birini kalbimin üstünde istiyorum, sıkılmaya temkinli olsun ama kırıp dökmekten de çekinmesin istiyorum. Yeter ki var olsun, hiç gitmesin, aynı böyle en küçük bir ayrıntıdan yazdırsın bana bunları. Merak etsin ama etmediği vakitlerde söylemesin. Ben kırılayım ama kırılmayayım, o kırmasın. En çok o kıracak ama parçaları toplayalım. Belimden uzaklaşan elin geri dönüşü olsun. O olsun, biri değil o olsun.

aug 13 2023 ∞
aug 13 2023 +